Birecik, Güneydoğu Anadolu Bölgesinin Orta Fırat bölümünde Urfa iline bağlı ilçe merkezi; 43.587 nüfuslu, Fırat ırmağının sol kıyısı üzerinde, deniz yüzeyinden 340 m yükseklikte kurulmuştur. Evler ırmak boyundaki dar bir düzlükte ve bunun gerisinde yükselen dik bir yamaç üzerine yayılır. Bu yamaç üzerinde bir de kalesi vardır. Fırat, Birecik’in bulunduğu noktadan itibaren aşağıya doğru ufak çapta nehir
Nakliyatına elverişlidir. Bu sebeple Birecik eskiden beri kara ve nehir ulaşımı arasında bir aktarma yeri olarak önem kazanmıştır. Daha sonraki devirlerde İstanbul-Bağdat demiryolunu Birecik’ten değil de biraz güneyden geçmesi ve kervan ticaretinin eski önemini kaybetmesiyle kasaba gerilemeye başladı. Son yıllarda bu noktada Fırat üzerinde büyük bir köprü yapılması kasabanın önemini yeniden artırdı. Birecik Urfa’ya 83-Km, Gaziantep’e 63-Km uzaklıktadır.
Birecik İlçesinin (nüfusu 92.355 olup Yüzölçümü 852 km ) 85 tane mahallesi bulunmakta olup 10 mahallesi merkeze bağlıdır.
İlçe halkı tahıl ve baklagiller tarımıyla meşgul olur. Kenevir ekimi ve fıstık yetiştirme de ilçenin ekonomik hayatında önemli bir yer tutar.
Arkeol. Birecik Anadolu’da ilk peleolitik (eski-taş devri) aletin burada bulunması sebebiyle Anadolu’nun prehistorik arkeoloji litaretüründe anılır. 1894’ te J.E. Gautier’in bulunduğu bu alet iki yüzlü (biface amyodöide), kaba yontulmuş ve Aşolleen ( Acheulleen), yani alt peleolitik devre ait bir baltadır. Birecik baltasının bulunuşundan önce Küçük Asya’da peleolitik yerleşmelerin bulunup bulunmadığı tartışma halindeydi. Bugün, yüksek dağlar dışında, Anadolu’nun her tarafında yontma taş devrinden itibaren insan yaşadığı tespit edilmiştir.
Birecik Köprüsü, Birecik İlçesinde Fırat ırmağı üzerindeki köprü Yakın yıllara kadar Urfa-Gaziantep devlet yolu, Birecik’te kesintiye uğruyor, ırmak bu noktada kayık ve sallarla geçildikten sonra yolculuğa devam ediliyordu. 1952 yılı sonunda burada bir köprünün yapımına başlandı. 1955 yılı sonunda biten Birecik Köprüsü 720 m uzunluğunda ve 10 m genişlediğindedir. Her iki tarafında yayaların geçmesi için birer metrelik kesimler ayrılmıştır. Birecik tarafında 55’er açıklıkta 5 kemer, Gaziantep tarafında ise 26 m açıklıkta 14 bölümü vardır.
Birecik Tersanesi, Osmanlı Devleti zamanında faaliyet göstermiş tersane (XVI. yy.). Fırat ve Dicle üzerinde çalışan küçük boyda ırmak gemileri yapılırdı.
ANA BRİTANNİCA’DA BİRECİK
Birecik, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde, Şanlıurfa iline bağlı ilçe ve ilçe merkezi kent. Yüzölçümü 852 km2 olan Birecik ilçesi kuzeyde Halfeti, kuzeydoğuda Bozova, doğuda Suruç ilçeleri, güneyde Suriye, batıda Gaziantep iliyle çevrilidir.
Birecik ilçesi Şanlıurfa’nın çok yüksek olmayan, düzlük güney kesiminde yer alır. Daha çok dalgalı bir düzlük niteliğindeki ilçe toprakları Şanlıurfa Platosunun güneybatı kesimini oluşturur. Bu topraklar batıdaki doğal sınır olan Fırat ırmağı kıyısına doğru gidildikçe alçalır. Başlıca yükseltiler kuzeybatı kesimdeki Şeyhbekir Tepesi ( 660 m ) ile güney kesimindeki Karadağ’dır ( 576 m ). Fırat Irmağı boyunca uzanan düzlükler ilçenin en önemli tarım alanlarıdır. İlçedeki temel ekonomik etkinlik tarım ve tarıma dayalı küçük sanayidir. Bitkisel üretim oldukça çeşitlenmiştir. İklimin ve toprakların elverişliliği nedeniyle buğday ve arpa gibi tahılların yanı sıra mercimek, pamuk ve antepfıstığı gibi ürünlerde yetiştirilir.
Şanlıurfa ilinde zeytinciliğin en gelişkin olduğu ilçe Birecik’tir. İldeki toplam 660 bin dolayındaki zeytin ağacının 360 Bini burada bulunur.
İlçenin en büyük geçim kaynağı Fıstıktır. İlçede yaklaşık Toplam meyveli Fıstık Ağac Sayısı 3.910.000 bin adettir meyvesiz ağaç sayımız ise 2.760.000 bin adet olup Toplam ilçemizde fıstık ağaç sayısı 6.670.000 bin adettir.
Aşiret ilişkilerinin hale bir ölçüde sürmekte olduğu ilçede hayvancılık da önemli bir geçim kaynağıdır. En çok küçükbaş hayvan beslenir; yağ, peynir, yün, yapağı gibi hayvansal ürünler elde edilir. Sanayi, başta dokuma ve gıda olmak üzere, yetiştirilen tarım ürünlerinin işlenmesine dayanan küçük işyerlerinden oluşur.
Birecik, yüzey şekillerinin elverişliliği ve Fırat Irmağı kenarında önemli bir köprübaşı olması nedeniyle, eski çağlardan beri çeşitli yerleşmelere sahne olmuştur. 2. bin yıllarda Hititlerin elinde bulunan yörenin o sıralardaki adının Birthe olduğu söylenir. İÖ 9. yüzyılda Asurların eline geçen Birecik, daha sonra sırasıyla Pers, Mekadonya, Roma ve Bizans egemenliklerini yaşadı. 780’de Arap işgaline uğradı. 11. Yüzyıl sonralarındaki Selçuklu egemenliğinden sonra yeniden Bizans’ın eline geçti. Artuklu, Eyyübi, Akkoyunlu ve Karakoyunlu dönemlerini, 1502’de başlayan Safevi egemenliği izledi. Birecik 1517’de Osmanlı topraklarına katıldı. 19. Yüzyıl sonralarında Halep vilayetinin Urfa sancağına bağlı bir kaza olan yöre, 1919’da bir süre İngiliz işgalinde kaldı.
Fırat Irmağının üzerindeki ulaşım etkinliği ve buna bağlı olarak gelişen ticaret ve sanayi, Birecik kentine eskiden beri damgasını vurmuştur. 16. Yüzyılda Birecik’te ırmak gemileri yapan bir tersanenin olduğu bilinmektedir. Bu tersane önemini yitirmiş olmakla birlikte, büyük yük kayıklarının yapımı sürmüştür.
İlkçağda Birthe, Osmanlı döneminde de Biretü’L – Fırat adıyla anılan Birecik’in Anadolu ile Mezopotamya arasındaki ticarette önemli bir bağlantı noktası olmasından kaynaklanan canlılığı, 19. Yüzyılda yöre demiryolunun ulaşması ve Ortadoğu ülkelerinin bağımsızlığını kazanmasıyla kesintiye uğradı. Kent sönükleşmeye yüz tuttu. Birecik 1956’da Fırat üzerine o dönemde Türkiye’nin en uzun köprülerinden biri olan Birecik Köprüsü’nün yapımıyla yeniden gelişmeye başladı.
Böylece daha önce Fırat’ın kabarma ve taşmalarına bağlı olan ulaşım, doğal koşulların sınırlamalarından kurtuldu, ülke pazarıyla bütünleşme süreci hızlandı, ticaretle birlikte tarımsal etkinlik de canlandı. Köprünün yapılmasından sonra kentsel nüfus hızlı bir biçimde arttı. 1960-85 arasındaki artış oranı yüzde 100’ü buldu. Birecik kenti Şanlıurfa karayolu çevresindeki tarım alanlarına doğru çizgisel bir biçimde gelişmektedir.
Birecik’in önemli bir özelliği, soyu tükenmeye yüz tutan Kelaynak Kuşlarının dünyada, doğal olarak yaşadığı belli başlı birkaç yerden biri olmasıydı. Kışı Etiyopya ve Madagaskar’da geçirdikten sonra şubat ortalarından başlayarak Birecik’e gelen kaynaklar, kentin içinde, konutlarla çevrelenmiş kayaların üzerinde yaşıyordu. Ancak bakım altında yaşatılabilen bu kuşlar artık göç etme özelliklerini yitirecek kümes hayvanlarına dönüşmüştür. Birecik, Fırat çevresindeki doğal kumsalları, motel ve gazino gibi tesisleriyle çevreden gelenler için bir dinlenme yeri niteliğindedir.
Birecik Kalesi kentteki tek önemli tarihsel yapıdır. Asurlar zamanında yapılmış, çeşitli dö- nemlerde onarımdan geçmiştir. Büyük kesme taşlardan yapılmış, yüksekliği 30-40 m’yi bulunan duvarları üstünde 12 burç bulunmaktadır.